Her yerde, pek çok kimse tarafından bahis konusu olmak.


İyi günler benim 1 senedir banka hesaplarım blokeli 4 ay önce ifadeye çağrıldım ifade verdim hala kalkmadı aracılık dediler bu bloke nasıl kalkar veya ne kadar sürede


Sözü edilen yıkım hepimizden uzak olsun.

5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında, somut olayda müşteki vekilinin şikayet dilekçesi üzerine herhangi bir soruşturma yapılmadan, facebook, twitter, ınstagram isimli sosyal paylaşım siteleri ile ilgili olarak yapılan istinabe taleplerini ABD adIî makamlarının cevaplamadığı, bu nedenle şüphelinin fiziki kimliğine ulaşılamadığı gerekçesiyle iddiaların soyut nitelikte kaldığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, şüphelinin facebook adlı sosyal paylaşım sitesindeki profil bilgilerinin ve diğer hususların araştırılarak şüphelinin kimlik bilgilerinin tespit edilmeye çalışılması, ABD adlî makamlarıyla istinabe yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.

İslâm düşüncesinin en önemli tartışma alanlarından birisi olan din ve felsefeye dair görüşler ve bunların birbiriyle olan münasebeti, Osmanlı âlimleri tarafından da merak edilen ve takip edilen konulardan olmuştur. Özellikle bu âlimlerin içinden felsefe ve kelâmla ilgili pek çok eser kaleme alan ve ilimler taksiminde din ile felsefeyi aynı tarafta göstererek kendine özgü yaklaşımıyla değerlendiren Taşköprîzâde Ahmed Efendi (ö.1551) dikkat çekmektedir. Nitekim ilimler taksimi, bilimsel düşünceye bir zemin hazırlamak ve bunun pratik alandaki yansımalarını görmek bakımından önem arz etmektedir. Zira ilimlerin birbiriyle olan münasebeti, konuları ve amaçları çerçevesinde geliştiği için, metafiziksel içeriklerini bilmek gereklidir. Bu minvalde din-felsefe ilişkileriyle ilgili üzerinde durulması gereken en önemli şeylerden biri varlığa dair bilgidir. Özellikle bu bilginin nasıl elde edildiği, insana kattığı değer ve nihai sonucu iyi tespit edilmelidir. Nitekim İslâm dünyasında ilim tasnifi geleneğine bakıldığında temelinde din-felsefe ilişkileri kaygısının yattığını görmek zor değildir. Her iki alanın konuları, amaçları, öncelikleri ve birbirine olan ihtiyacı ya da birbirine olan zarar ve faydaları gibi tespitler, meselenin anlaşılması açısından önemlidir. İşte bu sebeple Taşköprîzâde’nin din-felsefe ilişkileri hakkındaki düşüncelerini anlamak için, öncelikle ilimler taksiminde bu alanları nasıl konumlandırdığını bilmeye ihtiyaç vardır.

Sözü edilen yıkım hepimizden uzak olsun.

Nüfusun yarısını Çeklerin teşkil ettikleri Çekoslovakya’da sosyal ve siyasî hürriyetler tam mânasile demokratik bir hükümet tarafından teminat altına alınmıştı. Nüfusun yarısından bir azını Sırpların teşkil ettikleri Yugoslavya’da ve nüfuslarının %70’ini Lehli ve Romenlerin kapsadıkları Polonya ile Romanya hükümetlerinde diktatörlük ve keyfi idare hakimdi. 1930 sıralarında hükümran milletlerin milliyetçiliğine karşılık memnun olmıyan azınlıkların müsamahaları azalarak sinirler son derecede gerildi. Hitler’in yahudi aleyhtarı totaliter fikirlerinin tesirleri kendilerini açıkça gösterdiler. Bu hareketlerin en aşırı ve en kanlısı Hırvat Ustaş, Macar Haçlı Ok ve Romen Demir Muhafız hareketleriydi. Bunların her üçü de Hitleri kuvvetle desteklemişler ve kısa süren zafer devrelerinde muhaliflerini düzenli bir şekilde katletmek dâvasına düşmüşlerdi. Onların bu tutumu, millet anlamının ahlakî ve dinî prensiplerden ayrı tutulup Allah mertebesine yükseltildiği takdirde, milliyetçiliğin nasıl dejenere bir hale getirildiği, ne gibi sonuçlar doğurduğu hakkında ibret dersi vermeğe yeter. Onların doktrinleri bir bakıma Mazini’nin fikirlerinin gaddarca değiştirilmesinden başka bir şey değildi. Onlar aynı zamanda Bolşevik ve Nasyonal Sosyalist totalitercilerin fikirlerine de çok şey borçluydular. Buna göre insan cemiyetlerinde bulunan bazı unsurların insanlık vasıflarına bakılmaksızın ortadan kaldırılması gerekiyordu. Bir yahudi, liberal, kapitalist, yahut halk düşmanına insan olarak değil de, imha edilmesi gereken bir eşya olarak bakılıyordu.

Benim maas kartima da bloke konuldu canli bahis oynadim para cekimi yaptim 770 tl para geldikten sonra bloke kondu bankaya gittim parayi gonderen sahis seni dolandiricikla sikayet etmis dendi sikayet eden sahsin bilgilerini aldim tc isim soy ismin savcilikta halledeceksiniz dendi herhangi bi bahis sitesi nedeniyle bloke kondu demediler diger kart hesablarim acik yurt disi cikisimdada bi engel yok sadece yapi kredi maas kartim kaapali

2. Dile düşmek.”Dile geldi dağlar, avuttu onu!”

«Şiir başka bir dile ister çevril(ebil)sin, ister çevril(e)mesin, bir şair başka memleketlerin şairleri gibi duymaya, onların düşündüklerini düşünmeye, onların usullerini kullanmaya kalktı mı, kendi imkânlarının, başka hiçbir suretle genişletilemeyecek bir şekilde genişlediğini görüyor. Bu, yalnız şair için değil, okuyucu için de böyle. Böyle olduğunu, türlü milletlerin edebiyatlarının gelişmesinde tercümenin nasıl hayırlı tesirleri olduğunu görünce daha iyi anlıyoruz.» (Orhan Veli 1956: 3-4)

Tehdit suçundan şüpheli M… hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 23/03/2017 tarihli ve 2017/45695 soruşturma 2017/24872 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 09/09/2017 tarihli ve 2017/3424 Değişik İş sayılı kararının, 5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında, somut olayda müşteki vekilinin şikayet dilekçesi üzerine herhangi bir soruşturma yapılmadan, facebook, twitter, ınstagram isimli sosyal paylaşım siteleri ile ilgili olarak yapılan istinabe taleplerini ABD adIî makamlarının cevaplamadığı, bu nedenle şüphelinin fiziki kimliğine ulaşılamadığı gerekçesiyle iddiaların soyut nitelikte kaldığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, şüphelinin facebook adlı sosyal paylaşım sitesindeki profil bilgilerinin ve diğer hususların araştırılarak şüphelinin kimlik bilgilerinin tespit edilmeye çalışılması, ABD adlî makamlarıyla istinabe yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.

Dile düşmek."Dile geldi dağlar, avuttu onu!" Dile getirmek: 1.

Vadesi gelmek (yetmek) : 1. Ömrü sona ermek, eceli gelmek, ölmek. 2. Süresi dolmak, ödeme zamanı gelmek.”Vadesi geldi geçiyor ama senet sahibi hâlâ ortalıkta görünmüyor.

Vakit geçirmek : Oyalanmak, bazı şeylerle meşgul olarak zamanın geçmesini sağlamak.”Top oynayarak vakit geçirebiliriz sanırım.

Vakit kazanmak : 1. Karşı tarafı oyalayarak zamanı uzatmak. 2. Bir şeye ayrılan ya da harcanan zamanı uzatmak.”Sen onu meşgul et ki hemen yola çıkmasın, bu sayede biz de biraz vakit kazanmış oluruz.

Vakitli vakitsiz : Rastgele bir zamanda, gelişigüzel, uygun bir zamanı gözetmeden.”Vakitli vakitsiz gelip giderdi evine.

Vaktini almak : Epey zaman harcanmasını gerektirmek, başka bir işe ayrılmış zamanı tutmak.”Vaktini alıyorum ama başka çarem de yok.

Vaktini öldürmek : Zamanını yararsız, gereksiz, boş işlerle ya da hiç iş yapmadan, boş yere geçirmek.”Bu kazanç getirmeyen işle bütün vaktini öldürecek misin yani?

Vaktini şaşmamak : Tam zamanında.”Vaktini şaşmaz o, göreceksin şimdi gelecek.

Vara yoğa karışmak : Her şeye, üstüne lâzım olsun olmasın her işe karışmak.”Üvey annemin vara yoğa karışmasından bıkmış usanmıştım iyice.

Varlık göstermek : Beğenilir bir iş yapmak; kendini kanıtlayacak, göze görünür bir görevini yerine getirmek; kendini göstermek.”Oynadığı ilk oyunda bir varlık gösteremedi.

Varlıkta darlık çekmek : Elinde her imkân olduğu hâlde bunlardan yararlanamamak, sıkıntıya düşmek

Vay canına! : Şaşma, öfke duygusunu dile getirmek için kullanılır

Vebali boynuna olmak : Bir işin günahını yüklenmek

Velveleye vermek : Gereksiz bir heyecana, telâşa düşürmek.”Bir anda ortalığı velveleye verdiler; bağırmaya, sağa sola koşmaya başladılar.

Verip veriştirmek : Ağır sözler söylemek, ağzına ne gelirse söylemek.”Yüzüne karşı verip veriştirdi ama o tek kelime bile söylemedi.

Veryansın etmek : Hiç insaf göstermeden, acımadan saldırmak; ağzına geleni söylemek

Vıcık vıcık : Sulu ve gevşek olmak, basıldığında ses çıkarmak.”Etraf vıcık vıcık çamurdu, yürüyemiyorduk.

Vıdı vıdı etmek : Söylenip durmak, hemen her şeyi eleştirip beğenmediğini söyleyerek durmadan konuşmak, etrafındakileri rahatsız etmek.”Sus artık, vıdı vıdı edip kafamı şişirdiğin yeter.

Vız gelmek (vız gelip tırıs gitmek) : Hiç önemsememek, aldırış etmemek.”Onun sözleri vız gelir bana, önce kendine söz geçirsin.

Viraneye çevirmek : Yakıp yıkmak, yıkıntı durumuna getirmek, harap etmek.”Beş gün geçmeden viraneye çevirdiler evi.

Voli vurmak : Haksız olarak kazanç elde etmek, vurgun vurmak

Volta atmak : Bir aşağı bir yukarı dolaşmak, gidip gelmek.”Canımız sıkıldıkça avluda volta atıp dururduk.

Vur abalıya : Bütün yükün yumuşak huylu kişiye yüklenmesi; sessiz, güçsüz kimsenin hırpalanması, hakkının çiğnenmesi durumunda karşıdaki kişiye sitem yollu söylenir

Vur dedikse öldür demedik ya! : Bir isteği, dileği yerine getirirken aşırılığa kaçıp da işi berbat edene karış söylenir

Vurduğu yerden ses getirmek : Eli ağır olmak, çok kuvvetli vurmak

Vurdumduymaz Kör Ayvaz : Umursamaz, aldırmaz, duygusuz ve kayıtsız kimse

Vur patlasın çal oynasın : Aşırı zevk ve eğlence; aşırı zevk ve eğlenceye düşkün kimsenin parasını bu yolda harcamasını anlatır.”Vur patlasın çal oynasın sabaha kadar tepinip durdular.

Vurucu güç : Çok etkin silâhlarla donatılmış, özel eğitim görmüş askerî birlik.”Ordu içinde vurucu bir gücün oluşturulması konusunda fikir birliğine vardılar.

Vücuda getirmek : Oluşturmak, meydana getirmek, var etmek.”Bütün bu canlıları Yüce Allah`tan başka kim var edebilir ki?

Vücudunu ortadan kaldırmak : Öldürmek.”Sabaha kadar adamın vücudunu ortadan kaldırın, yoksa başımıza çok iş açacak.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. “2. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler.” 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.