> Tractor-Sazi vs İstiklâl Huzistan Bahis Oranları


17 Kasım 1925’te Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF) içindeki muhalifl er, TCF’yi kurmuşlardır. Yeni partinin bir program ile doğmuş olması, Ebuzziya tarafından memnuniyetle karşılanır. “Yeni fırkaya en ziyade kuvvet verecek ve süratle inkişaf ve tevsîini temin edecek âmil bilhassa bir program tanzim etmiş olmasıdır… Halk Fırkasının pek mühim bir noksanı vardır ki; o da şimdiye kadar esaslı, etrafını cami, ağyarını mani bir program neşretmemiş ve edememiş olmasıdır.” der.[] TCF’de olup CHF’de olmayan programdır. “Memlekette mevkii bu kadar mühim olan, her işimize karışan, hatta içtihatlarımıza, vicdanlarımıza, samimi kanaatlerimize kadar hulûl ederek oralarda da inkılâp yapmak gayesini güden…” bir partinin programı yoktur.[] Üstelik yeni fırka, kendisine cumhuriyet unvanını vererek “İnkılâbın esaslarını takviye etmeği başlıca umde ittihaz eylemiştir.” [] Aslında tartışılması gereken en mühim mesele burasıdır. Yeni partinin adında cumhuriyet olması inkılâbın Türkiye’sini kurmak isteyen iktidar partisi ve onun aydınları nezdinde masum bir hareket olarak görülmesi için yeterli midir? Nitekim muhalif partinin kurulmasının üzerinden üç gün bile geçmeden iktidar milletvekillerinden birisinin, basında çıkan kimi yazıları gerekçe göstererek, İstiklâl Mahkemelerinin kurulması lüzumuna işaret eden beyanları gündeme gelmiştir. [] Ebuzziya “bütün neşriyat, memlekette (hâkimiyet-i milliye) esaslarının bihakkın müstakırr olmasından başka hiçbir gaye istihdaf etmemektedir.” der.[] “İçimizde yeni ihtilallerden, ihtilal kanunlarının tatbiki lüzumundan bahis edenler var… İhtilal kanunları ne demek? İnkılâpların en büyüğü ve mübecceli olan hâkimiyet-i milliye idaresinin, idare-i müstebite yerine ikamesi kararını birlikte vermedik mi?” diye sorar.[] Cumhuriyet kavramı etrafında TCF’yi şu cümlelerle meşrulaştırır:


ISTIKLAL BAHIS > 5 ALT BITER NEDEN İSTIKLAL

Terör örgütü PKK'ya silah ve lojistik destek verildiği gibi hacker gruplarına bilgisayar kasası ya da yazılım hediye edilip edilmediğini bilmediklerini ifade eden Soylu, "Gelişmiş ülkeleri merkez edinmiş sanal kumar ve sanal bahis çetelerinin çökertilmemesi ve bu yapıların giderek etkilerini arttırmalarının sebebi acaba terördeki vekalet savaşlarının siber versiyonu için midir? Avrupa'nın uyuşturucu kullanımını serbest bıraktığı gibi, siber suçlarla da ilgili kenara çekilip bunu nasıl bir yolculuğa terk edeceklerini bilemiyoruz. Kaygı verici emareler buluyoruz. Teknolojiyi icat eden ülkelerin buna ait bir güvenlik vizyonlarının olmadığını görüyoruz. Güce sahip olmaktan başka bir vizyonları ne yazık ki mevcut değil." ifadelerini kullandı.

Üniversitemiz Kariyer Geliştirme ve Mezun İzleme Uygulama Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen ''Güvenli İnternet Kullanımı'' eğitimi İstiklal Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.Düzce Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde görevli polis memurları Sami Karakaya, Enes Kul ve Sevinç Çoban'ın konuşmacı olarak yer aldığı etkinlikte konuşan polis memuru Sami Karakaya, kişisel verileri koruma kanunu, siber suçlar, sosyal medyada paylaşılmaması gereken bilgiler, siber zorbalık, siber güvenlik, nitelikli dolandırıcılık, bahis suçları, posta ve haberleşme araçları üzerinden işlenen suçlar, internet paylaşımı gibi birçok konu hakkında önemli bilgiler verdi.Öğrencilerimize ve personelimize özel bilgileri ve şifreleri üçüncü kişilerle paylaşmamalarının altını çizen Karakaya, “Güçlü şifreler oluşturun. Sosyal medyadaki yatırım vaatlerine inanmayın. Telefon ile bankadan aradığını iddia edenlere itibar etmeyin. Ortak cihazlar üzerinden interneti kullandığınızda mutlaka çıkış yapın.” önerilerinde bulundu.İnternet alışverişinde verilerimizin önemli risk altında olduğunu belirten polis memurlarımız alışverişlerin yalnızca güvenli ve bilinen sitelerden yapılması gerektiğini söyledi. Özellikle son dönemlerde, eğitim öğretim döneminin de başlamasıyla birlikte öğrencilere burs verme vaadiyle sahte vakıfların kişilerin hesaplarına erişmeye çalıştığını anlatan konuşmacılar, “Hesap şifrelerinizi yakınlarınıza bile vermeyin. Kaynağını bilmediğiniz site ve programlardan ise uzak durmalısınız.” şeklinde konuştu.

ISTIKLAL BAHIS > FUTBOL BAşTA OLMAK üZERE

Geriye hiç dokunulmayan, her anımsayışta kanayan ve sessizce konuşulan hikayeler kalır...
İstiklal Mahkemeleri'nden bahis açıyoruz...


Herkesin korkup köşelerine çekildiği bir zamandır 1920-1927 tarihleri.

Baktım ve kendisine, Arap harfiyle olan İstiklâl Marşı metinlerinde daima tırnak içinde yazılmamış olduğunu, Akif’in hiçbir eserinde de devrinin imlâsına uygun olarak özel isimleri tırnak işareti içinde göstermediğini, yeni harfler ve bu işleri bilenlerce yayımlanan İstiklâl Marşı metinlerinde de bahis konusu kelimenin büyük harfle başlayıp “Hakk’a” şeklinde yazılmış bulunduğunu, benim de bu şekli doğru kabul ettiğimi anlattım.

İstiklal Mahkemelerinden bahis açıyoruz..

“Zavallı Fethi Bey,… mevki-i iktidara geldiği günler, başlıca gayesinin memlekette sükûn ve istikrarı teminden ibaret olduğunu söylüyordu. Fikirlerde, zihinlerde, hatta akidelerde bu kadar teşevvüş olduğu böyle bir zamanda sükûndan, istikrardan bahsetmek büyük bir ihtiyatsızlık idi. Nitekim felek, Fethi Bey’den derhal intikam almaya karar vermiş gibi görünüyor… (Genç) hadisesi namıyla bir hadiseden bahis olunmaya başlandı… kabahati kime bulacağımızı henüz tayin edememiş iken, İsmet Paşa bir sabah aniden trene binip Ankara’ya gitti… Evvel emirde azimete saik olarak ehemmiyetsiz bir iki mesele gösterilmiş iken arifesinde hükümet tebdilinden umumi idare-i örfi ye ilanı ihtimallerinden bahis olundu.”[]

Talim ve Terbiye Kurulu azalarından, adının Akif olduğunu, talebem olmadığını, eserlerimi okuduğu için hocası saydığından bahisle, kendilerine İstiklâl Marşı’nda “Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl” mısraında Hak kelimesinin ilk harfi büyük mü, küçük mü yazılması lazım geldiğini, hangisinin doğru olacağını bana sormayı uygun gördüklerini telefonla söyledi. Hak doğru manasına gelmekle beraber, bu mısrada, yanında tapan kelimesi de bulunduğundan doğru ve adalet değil, Allah manası ifade ettiğinden büyük harfle yazılması kanaatinde olduğumu anlattım… Eski harfli eserlerde, özel adlar tırnak içine alınır; ancak almadan yazılması sonradan kökleşmiş bir kaidedir. Akşama doğru telefon ediniz, Arap harfleri ile yazılmış metinlere bakıp, Hak kelimesinin, “Hak” şeklinde yazılıp yazılmadığını söylerim dedim.

Kerimcan Durmaza Yasa Dışı Bahis Gözaltısı